Moldova Kralının eşi ‘Yekaterina Çerkeza’

Moldova tarihinde «Екатерина Черкешенка – жена гос­подаря Василия Лупу. Судьба одной женщины в истории Молдовы») kral Vasile Lupu’nun eşi olarak anılan Çerkes kadınının, gerçekte kim olduğunu ve hikayesini ortaya koymaya çalışacağız.

Bu konuda Moldova tarihi konusunda akademik çalışmalar yapan Zabolotnaya Lilie ‘e sorular yönelttik.

Vasile Lupu ile Yekaterina’ nın nasıl evlenmiş olduğu konusunda bilgi ve belge oldukça kısıtlıdır, bu nedenle oldukça fazla soru cevapsız kalmaktadır.

Öncelikle hangi politik nedenler Vasile Lupu’nun bir Çerkes kızıyla evlenmesine sebep olmuştu?


Nikah işlerinin bir an önce bitirilmesi için neden bu kadar acele edilmişti?

Bilindiği üzere kral ilk eşiyle hala evliyken Yekaterina ile ilgilenmeye, onu araştırmaya başlamış görünüyor. Bunun sebebi nedir?

Vasile Lupu’nun kıyılan nikahını, Türk sultanının kabul etmesini istemesindeki amaç neydi?

Bu tarz işler Avrupa’daki kral veya kral aileleri arasında kurulan akrabalıklar sırasında görülürdü. O dönem farklı Çerkes boylarından insanlar Türk padişahının yönetici kadrolarında, kralın çalışanları olarak yer aldıkları görülmektedir.

Din konularında yazıları bulunan Kostin Miron, kralın ailesi hakkında bizlere şu bilgileri veriyor : « Vasile Lupu’nun oğlu İvan ölümcül bir hastalığa yakalanmıştı, tedavisi için İstanbula götürüldü, fakat hiç bir tedavi fayda sağlamadığı için öldü. Vasile oğlunun ölümünün üzerinden çok geçmeden karısı Tudoska’yı da kaybeder. Kral karısı öldükten sonra Voyvoda (Moldova Krallarına böyle hitab edilir) saray yönetiminden Katarji Yenaki’ yi Şercesey(Шэрджэсейм) bölgesinden bir mirzanın kızına talip olduğunu, bu konuda girişimlerde bulunmak için görevlendirir».

Gelin alma kafilesinin Kırım bölgesinden geçtiğini ise o dönemde bölgede yaşamış Katolik kilisesinin önemli isimlerinden görülen Boris Nikola’nın anlattıklarından öğreniyoruz.

«GERİ DÖNÜŞ 1639 YILI » adını verdiği anı kitabında Boris bu konudan şöyle bahseder :

«Şercesey bölgesinden olan güzel gelini krala götüren Katarji Yenaki ile karşılaşması büyük bir şanstı, kralın adamı bu güzel kızı bulmadan önce neredeyse tüm Şercesey bölgesini gezmişti, kızın babasına 1000 dukat annesine 500, Han’a ise 1000 dukat ödeme yapmıştı. ( O tarihlerde Kırımın başında Tatar Hanı Bahadır Geri bulunmaktaydı).

Gelini götüren konvoy, benimde yaşadığım Bahçesaraya 1639 yılının Ağustos ayının 19. günü girdi. Hanın emri altında bulunan 150 kişi ve Moldovalı 60 kişinin bulunduğu grup Oçakov kalesi yakınlarında mola vermişlerdi. Gece yarısından sonra grubun yanına Silistre paşası Nasuh Hüseyin’in adamları baskın yapar ve fidye olarak, gelin olarak götürülen Çerkes kızını alıkoyacaklarını söylerler.


Moldovalı grubun öncüsü karşı çıkarak, ‘Alıkoymak istediğiniz kişi kralımızın müstakbel eşi olmak için bizimledir, ayrıca Kırım Hanı’nın emanetidir, yapacağınız bir saygısızlığı kabul etmeyecektir.’


Nasuh Hüseyin’in adamı zekiydi , Moldovalı gruptan bir kaç kişiyi yanına alarak paşaya onların açıklama yapmasının doğru ve anlaşılır olacağını düşünmüştü.
«Müslüman bir kızın Hristiyan bir kralla evlenmesi imkansızdır», diyerek bir yandan da kızıyordu.

Moldovalı grup Çerkes kızın Hristiyan olduğu konusunda ısrar etmesi üzerine ona inanmayarak, bu işin çözülmesi için Çerkes kızının yanına yeni bir elçi daha göndermeye karar verdiler.

Bu sırada Moldovalılar gelinini bulamasınlar düşüncesiyle süslü olan at arabasından indirerek iki tekerlekli başka bir at arabasına bindirmişlerdi. Bu yöntem bulunmaması için etkili olmamıştı. Yekaterina ise Paşanın Müslüman olması hakkında olumsuz konuşmalar yapıyor, hatta bazı görgü tanıklarının anlattığına göre Hristiyan olduğunu bağırarak söylüyor ve paşanın gözleri önünde domuz eti yiyiyordu.

Çok geçmeden Moldovalılar krallarına haber ulaştırdılar. Kral, Kırım hanına ve Türk sultanına haber göndererek yardım çağrısında bulunmuştu.


İlk önce Kırım hanı Paşaya haber ulaştırır, kızın Hristiyan ayrıca Moldova kralının müstakbel eşi olacağını , her hangi bir kimseye zarar vermeden yolu açması gerektiğini söyler.

Düğün konvoyunu bekleyen Vasile Lupu eş adayının serbest bırakılması için paşaya 3000 dukat göndermiş olsa da çözüm için pek gönüllü olmamışlardı.

Fakat Türk sultanının adamları gelip kızı ve düğün konvoyunu bırakmasını, aksi halde ciddi yaptırımlar uygulayacaklarını belirtince, aslında göz koyduğu bu kızın kendisine yar olmayacağı gibi büyük sıkıntılar yaratacağını düşünerek 2000 dukat fidye isteyerek düğün konvoyunu serbest bırakmıştır».”


1639 yılının Eylül ayında hazırlıklar tamamlanmış bir şekilde Moldova’nın başkenti Yassı’ya döndüler.

Gelin ve ailesi hakkında çok fazla bilgi sahibi değiliz.

Tarih yazanlar ve din anlatıcılarının yazdıklarına göre , soylu bir halktan geldiği tartışılmazdır.

Gelinin kendisiyle birlikte , erkek kardeşi , annesi ve babasının gerçek isimlerini hiç bilinemedi.


Ailesi kendisiyle birlikte Moldova’ya gelmiştir.


«Yekaterina» ismi bir Hristiyan ismidir, bu nedenle tanımak pek mümkün değildir.


Başka bir ihtimale göre nikahın kabul olması için dinini değiştirmesi konusunda ikna edilmiş olması da söz konusudur.


Şunu anlıyoruz ki bölge insanının ve akrabalarının Müslüman olma ihtimali göz önünde bulundurularak , Müslüman adetlerine göre hazırlık yapılmış ve gene Müslüman adeti olan başlık parası benzeri maddi hazırlıklarla gidilmiş ve bu ödemeler yapılmıştır.

Öngörüldüğü gibi Silistire paşası Nasuh Hüseyin sorun çıkartmış bunun içinde fidye ödenmiştir.

Boris Nikola : «Yekaterina afrodit diye bahsettiğimiz insanların güzelliğine sahipti ».şeklinde anlatır. Vasile Lupu kendisine saygısı olan , yüksek politik öngörüleriyle, gelecek konusunda doğru analizler yapabilen bir karakterdi.

Kendi hükümdarlığı süresince topraklarını genişletme hayali vardı.


Tek oğlu olan İvan Valahie’yi kendisinden sonra tahta geçirmek için hazırlanmış fakat oğlunun vefatı sonrası, tahtı için birini yetiştirmesi ve soyunun devam etmesi için zamanının az olduğunun farkındaydı.Bunun için kendisine sağlıklı çocuk verebilecek kendisi de sağlıklı bir eş arayışına girmişti.


Bir kaç aday arasından Yekaterina’yı seçmiştir.Bu seçimi ile alakalı bilgiler maalesef kısıtlıdır. Fakat genel görüş Tatarlar ve Moldovalıların anlaşabilmeleri üzerine kurulmuş bir politika geliştirildiği üzerinedir.

Çerkes Yekaterina’nın görünüşü ile ilgili çok fazla bilgi olmamakla birlikte 1644-1650 yılları arasında Moldova’da bulunan Katolik din görevlisi Marke Bandini özel bir günde yapılan kutlamadan şu şekilde bahsetmiştir : « Kral tahtta oturuyordu. Beş adım kadar sol çaprazında 8-10 yaşlarındaki iki oğlu. On adım kadar daha ilerisinde üçüncü tahtta kralın eşi oturmaktaydı.


Çocuklarını rahatlıkla görebileceği bir pozisyonda oturuyordu . Onların arkasında ise atlarından inmiş 10.000 kadar atlı süvari beklemekteydi. Toplamda alanda 20.000 kişi civarında, halktan insanlar bulunmaktaydı.

Kralın kendisi oldukça pahalı elbiselerle donatılmıştı. Nerdeyse 10.000 altın para değerindeydi. Kraliçe ise neredeyse 400.000 dukat değerinde elmas,yakut vb. değerli taşlarla donatılmış takılarla süslenmişti.


Kral çok uzun boylu değildi fakat fizik olarak düzgün bir fiziğe sahipti, kızıl saçlıydı. Sakalı ve bıyığı saçına nazaran siyahtı.


Eşine yakışacak zarafette olan Yekaterina oldukça güzel fiziğe sahipti, yüzü oldukça sevimliydi, davranışlarından vicdan ve merhamet duygularının yüksek olduğunu anlaşılıyordu. Oldukça samimi bir insandı ve çalışanlarına son derece saygılı davranıyordu».

Yekaterinadan doğan üç erkek çocuktan ikisi büyümeden vefat ettiler. Kralın önceki karısından dünyaya gelen iki kızı Maira ve Rukshandra’ya çok iyi annelik etmiş , gerçek anneleri olarak onu tanımışlardır.

Yekaterinanın kiliselere oldukça fazla yardımlarda bulunduğu bir çok kaynakta geçmektedir. Evliya Çelebinin yazdığına göre bir dini yapının inşası sürecinde de oldukça fazlaca maddi destekte bulunmuştur.


Yekaterina hakkında başka bir yazıya 1666 yılının Mart ayında rastlıyoruz.
Gerçek anlamda Moldova tarihine damga vuran bu Çerkes kadını hakkında yinede istediğimiz kadar bilgi ve belgeye ulaşamadık.


Moldovada bir çok kitapta hala şöyle yazar Şerces Yekaterina :
«Sevimli ve güzel kadın ,eşine canı gibi bağlı, kendi doğurdukları kadar üvey olanlara karşı çok merhametlidir. Bütün dini mabetlerin yapımına destek olmuştur. Zor zaman ve çıkmaz durumlarda dahice fikirleriyle yol gösterici olmuştur».

Kaynak : Adige Psalhe

Hazırlayan : Çerim Mariyanna

Ğuaze

Son Makaleler

spot_imgspot_img

İlgili Makaleler

1 Yorum

  1. Moldava dna genetik testlerde çerkes geni yüksek çıkıyor diye bir yazı okumuştum moldova kralı durup dururken çerkeslerden gelin almıyordur bir akrabalık var ama nereye dayanıyor bu genetik akrabalık bilmiyorum

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

spot_imgspot_img