Çerkesya’nın Liderleri Janhot Beslan (Beslen Pts’apts’e)

Çerkesya’nın Liderleri.

Janhot Beslan

(15. yüzyılın son üçte biri – 16. yüzyılın ilk çeyreği)

İnal’ın büyük torunu Janhot Tobıle’nin en büyük oğlu, tüm Kabardey prens ailelerinin atası.

15. ve 16. yüzyılların başında Kabardey’in Kıdemli Prensi.

Şişmanlığından dolayı Beslen Pts’apts’e (Şişman Beslan) takma adını aldı.

O kadar büyüktü ki hiçbir at onu taşıyamazdı bu nedenle şahsına münhasır bir arabaya binmek zorunda kaldı.

Aşağı Terek havzasında aktif bir fetih politikası izledi.

Çerkes söylencelerine göre onun hükümdarlığı sırasında Kabardey birlikleri Astrahan ve Derbent’e ulaştı.

Dağıstan’ın en büyük feodal mülkiyeti olan Şamhaldom ile ittifak kurdu ve uzun süre Astrahan ve Derbent’ten Kabardey’e kadar ticaret yollarının güvenliğini sağladı.

Kabardey Çerkeslerinin olağan yasal normlarının sistemleştirilmesinde en büyük rol sahibi olarak değerlendiriliyor.

Kabardey köylerinde, kıdemli prensin başkanlığını yaptığı yüksek mahkemeler (hey) bağlı yargı organları (heyash’e)i hayata geçirdi.

Getirdiği yasaları ve düzeni ihlal edenler için para cezaları ve cezalardan oluşan bir sistem kurdu.

Beslan (Pts’apts’e) Kabardey’in yüce prensi. Astrahan’ın Adıgeler tarafından ele geçirilmesi ve Kabardey bölgesinde reformları. 16. yüzyılın 20’li yıllarının sonu 30’lu yıllarının başında Çerkes prenslikleri ile Kırım Hanlığı arasındaki mücadele bir kez daha şiddetlendi.

Kabardey, Kırım’ın ve Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuzey Kafkasya’daki saldırılarına karşı muhalefet merkezlerinden biriydi.

O yıllarda Talostan Jankhot’un küçük kardeşi Beslan, kısa bir İdar döneminden sonra Kabardey’in Büyük Prensi oldu.

Neguma Şora halk efsanelerine dayanarak Beslan’ın özelliklerini şöyle anlatır:

“Ona armağanlarını bolca akıtan cömert doğa, onu zeka ve mükemmel yeteneklerle ödüllendirdi, mükemmel fikirleri her zaman başarıyla sonuçlandı, ama ne yazık ki, boyu nedeniyle her zaman bir koşum takımı üzerinde seyahat etti.

Onun yönetiminde Kabardey aktif bir dış politika izlemeye devam etti.16. yüzyılın 30’lu yıllarının başında, Astrahan Hanı Ak-Kubek’i tahttan indirdikten sonra, görünüşe göre Kırım’ın yardımı olmadan, Büyük Orda Hanı Ahmed’in torunu Kasım’ın hanlığın sahibi oldu.

Tümen prensi Murtaza’nın oğlu olan Ak-Kubek, Kabardey prenslerinden birinin kızıyla evliydi.

Doğal olarak, Astrahan Hanlığı’nın yanı sıra Tümen prensliğini de kendi çıkar alanı olarak gören Kabardey, bu durumdan endişe duymadan edemedi.

Astrahan tahtına Osmanlı yanlısı bir hanın geçmesi, Kırım’ın Kafkasya’yı ele geçirmesini kolaylaştıracak, bu da hem Kabardey’in hem de tüm Çerkesya’nın bağımsızlığını kaybetmesi anlamına gelecekti.

1532’de Ak-Kubek yardım için Tümen Prensliği’ne değil, Kabardey’e kaçtı, bu da onun bir Kabardey himayecisi olduğunu gösteriyor olabilir.

Yeterince güçlü bir ordu toplayan Janhot Beslan, Astrahan’ı ele geçirmek ve Ak-Kubek’i yeniden tahta çıkarmak için harekete geçti.

Onlara Pale lakaplı prensleri tarafından yönetilen Hatukaylar ve muhtemelen her zaman ilkiyle ittifak halinde hareket eden Kemirgueylerde katıldı.

Volga’yı yüzerek geçen ilk kişi olan ve Astrahan’ın ele geçirilmesinde düşman komutanını öldüren ünlü Çerkes savaşçı Andemirkan, seferde yine kendini gösterdi.

Şiddetli bir savaş sonrasında Çerkesler Astrahan’ı aldılar, Kasım’ı ve çok sayıda destekçisini öldürdüler.”

Bu olay Rus kroniklerine şöyle yansımıştır: “Astrahan’a gelen Çerkesler Astrahan’ı aldılar, çar ve birçok halkın prensleri öldü, mülkleri yağmalandı ve gittiler. Ve Aztorokan’da artık Ak-Kubek vardı.”

20 yıl sonra, 1551-1553’te Nogay Mırza, 4. Ivan’a Ak-Kubek’in gözden düştükten sonra kendisiyle müttefik ve akrabalık bağları olan Çerkeslere sığındığını ve Astrahan’ı alarak onu Han tahtına geri getirdiğini yazdı.

A.M. Nekrasov’a göre, Osmanlılara sadık olan Kasım’ın devrilmesi, Kabardeylerin dış politika yönelimini de göstermektedir, çünkü Kasım ve destekçilerinin yok edilmesi Sultan Süleyman’a karşı düşmanca bir harekettir.

M.G. Safargaliev, Ak-Kubek’in başa geçmesiyle Çerkeslerin Astrahan’da efendi konumuna geldiklerini belirtir.

Bu, Kabardeylerin bu dönemde Astrahan Hanlığı’ndaki önemli etkisine dayanıyordu.

Janhot Beslan’ ın önemli bir dış politika eylemi de Hazar Denizi’ndeki Tarkovski Şamhallığı ile nüfuz alanlarının sınırlandırılmasıydı.

Derbent’e ulaşan ve Dağıstanlılarla ittifak kuran Beslan, dönüş yolunda İranlı tüccarlardan oluşan bir kervanı ele geçirdi.

Görüldüğü gibi Janhot Beslan , Kabardey’in Doğu Kafkasya’daki, Hazar bölgelerindeki konumunu güçlendirmeyi amaçlayan aktif bir dış politika izledi. İran kervanının ele geçirilmesi, Kuzey Kafkasya’daki saldırgan emellere karşı yöneltilmiş bir eylemdi.

Doğu Kafkasya’daki bu kuruluş, Batı Kafkasya’da Osmanlılara ve Kırımlılara karşı direniş için bir üs oluşturdu.

Beslan P’tsap’tse’nin dış politika eylemlerinin yönelimi şu sözüyle de kanıtlanmaktadır: “Bir ülke, efendisi olana ait olmalıdır, (Karadeniz ve Hazar Denizi arasındaki topraklar) Kafkasya’nın efendisine ait olmalıdır”.

Başka bir deyişle, Janhot Beslan büyük bir hükümdar olarak tüm Kafkasya’ya hakim olmaktan yanaydı ve Kafkasya dışı ülkelerin müdahalesine karşıydı.

Negume onu kararlı ve cesur bir karaktere, sade bir zihne ve asalete sahip bir adam olarak tanımlar.

Beslan(Pts’apts’e), aktif bir dış politikanın yanı sıra, yüce prensin gücünü arttırmayı amaçlayan oldukça istikrarlı bir iç politika izledi.

Kabardey feodal toplumunun sosyo-politik düzenini değiştiren reformlar gerçekleştirdi.

Ş.B. Neguma’ya göre, Kabardey’in mülklere bölünmesini sistematik hale getiren Janhot Beslan’dı.

Soylular beş kategoriye ayrılmış, köylülük dört sınıfa ayrılmıştı.

Beslan (Pts’apts’e) Kabardey’deki yargı sisteminde de reform yaptı.

İnal meclislerini dönüştürdü ve her köyde, cezai olanlar hariç hukuk davalarını ve sakinlerin şikayetlerini dinleyen bir heyash’e(hakem mahkemesi) kurdu.

Mahkeme, birkaç soylu ve halkın seçtiği temsilcileri de içeren saygın ve sadık kişilerden oluşuyordu.

Bu kişiler çeşitli koşullar nedeniyle değişir ve daha çok yeni prensin onayıyla seçilirdi.

Prens tarafından çıkarılan fermanlar bu mahkemeler aracılığıyla incelenir ve meşrulaştırılırdı.

Yargıçlara karşı yapılan şikayetler, prensin yaşadığı yerde bulunan ‘hey’de, yani ana mahkemede, prensin başkanlığında dinlenir ve karara bağlanırdı.

Beslan (Pts’apts’e), ayrıca, kendisi tarafından çıkarılan fermanların ve törenlerin yerine getirilmemesi için çeşitli para cezaları belirlemiş, prensler ve soylular da dahil olmak üzere “kötü insanları” ortadan kaldırmak için mümkün olan her yolu denemiştir.

Bu bağlamda, Beslan (Pts’apts’e)’nin ünlü şövalye, Prens Andemirkan ile olan muhalefetinden bahsetmek mümkündür.

Yüce prensin mutlak otoritesine açıkça karşı çıkmış, buna çeşitli şekillerde karşı koymuş ve bunun sonucunda öldürülmüştür.

Büyük Prens Beslan’ın ve selefi İdar’ın gömülü olduğu iddia edilen yer, görünüşe göre 16. yüzyılda Kabardey’in siyasi merkezi olan modern Auşiger ve Kaşkatau köyleri arasındaki bölgede yer almaktadır.

Ünlü Kabardey savaşçısı Andemirkan’ın mezar höyüğü de bu yerlerin yakınında bulunmaktadır.

Beslan (Pts’apts’e) döneminde, Kabardey’deki yüce prensin mutlak gücü en yüksek zirvesine ulaştı. Kabardey, Orta Kafkasya’daki hâkim konumunu tam olarak tesis etti ve uluslararası prestiji arttı.

#Çerkesyanın_Liderleri

Son Makaleler

spot_imgspot_img

İlgili Makaleler

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

spot_imgspot_img