Eve döndüğüm için mutluyum

Sadık Çemşö Türkiye’de doğup büyüdü. Ayrıca orada evlendi ve eşi Aysel ile çocukları oldu. Babasının aziz rüyasını gerçekleştirdiği için mutlu.

Sovetskaya Adygeya gazetesi, 12 yıl önce tarihi vatanlarına – Adıge Cumhuriyetine dönüş yapan bir aileyi anlatıyor.

Babanın Rüyası

“Babam hayatı boyunca atalarının topraklarına dönmeyi hayal etti, Adıgey’den, denizden ötede kalan akrabalarından bahsetti. Ancak o yıllarda, geri dönüşün uygulanması zordu, şimdi olduğu gibi değil. Bir keresinde babamın çalışmak için Almanya’ya gittiğini ve orada bir radyo satın aldığını hatırlıyorum, ortaya çıktığı gibi, Adigey’den bir radyo frekansı yakaladı. Bu bir mucizeydi! Çarşamba günleri, Adıge tiyatrosunun performansları yayınlanırdı – tüm aile radyo etrafında toplanırdık ve nefesimizi tutarak dinlerdik” diye hatırlıyor aile reisi Sadık Çemşö.

Küçük yaşlardan itibaren babasının geri dönme hayaliyle büyüdü ve bir şekilde bu onun hayali oldu. Ailelerinde Adıge geleneklerine çok saygı duyulur, kendi aralarında sadece Adıge dilini konuşurlardı. Bir yetişkin olarak Sadık, çocuklarının kesinlikle kendi yurttaşlarıyla büyümesi gerektiğine karar verdi.

Bütün çocuklarım Türkiye’nin Bursa şehrinde doğdu ama onların Adıge kültürünü benimsemelerini, Adıge dilini konuşmalarını, duymalarını ve kendi memleketleri Adıgey’de büyümelerini istedim. Ve bu esnada ne kadar genç olurlarsa, adaptasyonları için o kadar iyi” diyor Sadık Çemşö.

Vatana giden yol

Mesleği mobilya üreticisi olan Sadık Çemşö, ilk kez 2005 yılında bir mobilya fuarı için Rusya’ya geldi. Güzel bir tesadüf eseri fuar, Adigey’e çok yakın – Krasnodar’da gerçekleşti. Bu ziyaret sonrasında Maykop’u ziyaret eden Sadık, akrabalarıyla bir araya geldi ve ve buraya yerleşme arzusunu daha da güçlendirdi.

”Döndü ve “Hadi Rusya’ya, Adıgey’e gidelim!” dedi. Düşündüm. Yaz geldiğinde, bütün aile birkaç aylığına buraya gelip etrafa bakınıp yeni bir hayat denemek için geldik ve nihayet 2010’da taşındık” diyor Aysel Çemşö.

Burada onları, Sadık Çemşö ile samimi bir ilişki kurdukları kardeşleri ( E.N. : Wunekoşları ) Ayub, Hazret ve Gaziy Çemşö bekliyorlardı.

“Babam atalarımızı, kimin ne zaman taşındığı ve kimin kaldığı hakkında bilgileri öğrenmek için Türkiye’deki arşivlere bakarken, Adıgey’deki akrabalarının isimlerini buldu. Onları takip ettik ve onlarla iletişime geçtik. Ve daha taşınmaya hazırlanırken, Panahes’te, evlerinin bitişiğindeki evi bizim için hiçbir bedel talep etmeden vermeyi teklif ettiler ” diyor Sadık Çemşö’nün büyük kızı Gupse.

Aile, akrabalardan ve yurttaşlardan çok destek aldığı için taşınma ve uyum süreçleri kolaydı.

”Akrabamız Gaziy Çemşö, o zamanın Adıge Cumhuriyeti Kültür Bakanıydı. Adigey Milliyetler Komitesi başkanı Asker Şhalaho ile birlikte bilgi ve evrak işlerinde yardımcı oldular. Çok fazla şey bilmiyorduk ve bizi yormadan teşvik ettiler, tavsiyelerde bulundular. Bunun için kendilerine çok müteşekkiriz” diyor Sadık Çemşö.

Adaptasyon

Taşınmadan sonraki ilk yıl boyunca aile Panahes’te yaşadı. Sadık ve Aysel yanlarına sadece en küçük çocuklarını aldılar: yedi yaşındaki Mirza ve beş yaşındaki Janset. Gupse o sırada 8. sınıfta okuyordu, bu yüzden eğitimine ara vermemek için Türkiye’de bırakılmasına karar verildi.

Dokuzuncu sınıfa Rusya’da gittim. İlk başta, bana söylenenlerin tek bir kelimesini bile anlamıyordum. Sınıfa gelir ve tıpkı bir misafir gibi oturuyordum. Neyse ki, sınıf Adıgelerden oluşuyordu ve sınıf arkadaşlarım Rusça kelimeleri anlayabilmem için yardımcı oldular. Onları yazarak ezberlemeye çalıştım ve insanlarla iletişim kurmaya çalıştım. Böylece konuşulan dili az yada çok kabul edilebilir bir seviyede öğrendim. Sonraki yıl yine 9. sınıfta geçirdim, sınavları kendim geçtim ve tıp fakültesine girdim” diyor Gupse.

Küçük çocukların adaptasyonu, eğlenceli ve serbest formda, belirgin şekilde daha kolaydı.

“Anında çocuklarla arkadaş oldum, onlarla birlikte top kovaladım, oynadım, koştum, sonra futbola başladım. Dili sokakta öğrendim – bununla ilgili hiçbir sorun yaşamadım. Kız kardeşim Janset anaokuluna gönderildi, o da diğer çocuklarla iletişim halinde Rusça öğrendi, “diyor Mirza.

En zoru ise ebeveynler içindi. Sadık çok çalıştı ve Aysel ev işleri ve çocuklarla ilgilendi. Rusça konuşanlarla iletişim kurmak için çok az zamanları vardı ve bu yaşta yeni bir dil öğrenmek zaten zordu.

”İlk öğrendiğim şey “yarın” ve “evet/hayır” oldu. Rusça bilmiyorduk ve insanlarla konuşamadığımız için üzüldük. Ama Adıge dilini iyi biliyorduk ve Adıgelerle konuşabildiğimiz için mutluyduk ve bu hayatı kolaylaştırdı” diyor Sadık Çemşö.

Zamanla Sadık ve Aysel adapte olduktan sonra Maykop’ta bir daire kiralayıp çocuklarını oraya taşıdılar. Ve üç yıl önce vatandaşlık aldıktan sonra kendi evlerini satın aldılar.

”Sokaktaki tüm komşular bizi çok sıcak karşıladılar. Türk arkadaşlarım sık sık burada kendimi nasıl hissettiğimi sordular, çünkü burası farklı bir ülke ve farklı insanlar yaşıyorlar. Onlara burada kendimi hiç yabancı gibi hissetmediğimi, aksine hep burada yaşıyormuşum gibi hissettiğimi söyledim” diyor Sadık Çemşö.

Sıfırdan

Adıgey’e yerleşen Çemşö ailesi koca bir hayatı bıraktılar : akrabalar, arkadaşlar, ev ve iş. Ancak vatanlarına dönme arzusu o kadar büyüktü ki her şeyi bırakıp gittiler.

Babamın sekiz kardeşi var, annemin ise altı kardeşi var. Hepsi Türkiye’de kaldı, her yıl ziyaret ediyoruz. Tabii ki, ayrılmaları zordu, ama dedem zaten kendisi buradan ayrılmayı hayal ediyordu, bu yüzden itiraz etmedi, bize iyi şanslar diledi. Anneler ilk başta şok oldular – annem ailelerindeki tek kadındı. Ama aynı zamanda bu kararı da verdiler, “diyor Gupse.

Babasının Türkiye’de büyük bir mobilya atölyesi vardı. Ayrılarak işi ortaklarına bıraktı ama ahşap işçiliği aşkını bırakmadı. Evdeki hemen hemen tüm mobilyalar kendi imalatı : masalar, dolaplar, kanepeler. Şimdi Sadık Çemşö, ev atölyesinde ısmarlama mobilyalar yapıyor ve bu, ailesini desteklemek için yeterli.

Aysel ev hanımı. Adige, Türk ve Rus mutfağı da dahil olmak üzere birçok farklı yemek hazırlıyor.

”Mutfağımız çok uluslu. Burada pancar çorbası gördüğüm ilk zamanı hatırlıyorum ve ilk başta bunun nasıl pişirilebileceğini merak ettim, o kadar çok farklı malzeme karıştırılmıştı ki ! Sonra denedim ve o kadar çok sevdim ki kendim pişirmeyi öğrendim” diyor Aysel Çemşö.

Çemşö ailesinde Çerkesçe, Rusça, Türkçe ve İngilizce konuşuluyor.

”Ebeveynlerle, esas olarak Adıge dilinde konuşuyoruz ve genel olarak, aynı anda üç dilde bir cümle kurabiliyoruz ve herkes her şeyi anlıyor. Köpeğimiz bile ne dediğimizi anlıyor, o da çok dilli,” diye gülüyor Gupse.

Şimdi çocuklar büyüdü. Gupse kayıtlı bir hemşire ve Maykop Devlet Teknik Üniversitesi tıp fakültesi mezunu. Gupse göz doktoru olmayı ve göz mikrocerrahisi alanında çalışmayı planlıyor. Küçük kız kardeşi Janset de kendisi için eczacılığı seçti – Maykop Devlet Teknik Üniversitesi Eczacılık Fakültesi 2. sınıf öğrencisi. Mirza ise farklı bir yoldan gitti ve şu anda Maykop Devlet Teknik Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde 3. sınıf öğrencisi.

Mantalite hakkında

Yeni bir ülkeye girdiğimizde, her zaman normal düzene uymayan şeyleri fark ederiz. İşte Aysel Çemşö de Rusyalılara dikkat çekti.

”Kadınları şık ve topuklu ayakkabı giyerken görmek garipti. Türkiye’de giyinmek çok daha sade ve sadece özel günlerde şık giyinilir ama burada kadınlar her zaman şık idiler. İlginçti. Artık trendin değiştiğini görüyorum, kadınlar daha rahat kıyafet ve ayakkabıları tercih etmeye başladılar” diyor Aysel.

Son olarak, Çemşö ailesine sordum, hangi ülkeyi vatan olarak görüyorlar? Çocuklar yaşadıkları yada doğdukları yerin vatan olduğunu savundular. Ancak sorunun özünü öğrenen baba, kesin bir şekilde şöyle diyor : “Vatan burası!”

Kaynak : Sovetskaya Adygeya

Çeviri : Ğuaze

Son Makaleler

spot_imgspot_img

İlgili Makaleler

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

spot_imgspot_img