21-22 Aralık’ta eski Çerkesler için önemli günlerden biri kutlanıyor – Dığağaze ( Sozreş )
21 Aralık günü, kuzey yarım kürede en kısa gündüz ve en uzun gece yaşanır. Kışın başlangıcı, doğanı dinlenme sürecine girdiği düşünülür.
Adıge Xabze’ye göre bu gün, avluda yedi dalı olan bir alıç ağacı gövdesini (Hemkutey baş) süslemek gerekiyor.
Her dalda bir mum sabitlenmelidir.
Gövdenin üst kısmı yuvarlak füme peynirin benzeyen Çerkes peyniri (khuey plıj) ile dekore edilir.
Mumlar, ailedeki evli kadınların en küçüğü tarafından yakılır. Bunu yaparken kadının yüzü daima doğuya dönük olmalıdır.
Erkekler arasında ise yine yaş olarak en genç olan ağaç dallarındaki (şehu) mumları yakar.
Thamade , Huohu’yu telaffuz eder ve ardından süslenen ağaç, aile ziyafetinin başladığı eve getirilir.
Dığağaze sadece aile çevresinde kutlanmıyor, sokakta, köyde, şehirde de geniş bir kutlama yapılıyor.
Bu geceyi, aile veya arkadaşlarla uyanık geçirilmek gelenektendir. Kutlamalara Ajeğafe’nin yer aldığı danslar eşlik ediyor.
Eski inanışta Peygamber Sozreş’in Karadeniz’i elindeki Asa ile ” karadaymış gibi sudan ” geçtiği söylenir .
Denize dökülen büyük bir dağ nehrinin sağ kıyısında durmuştu.
Efsaneye göre peygamber tam burada, yaylalıların Şehepekal dedikleri bölgede asasını yere saplamış ve ibadet için hazırlanmaya başlamış. İbadet devam ederken peygamberin asası mucizevi bir şekilde kök salıp ve yeşermişti.
Başka bir versiyona göre Sozreş, Çerkesler arasında tarımın, ev içi refahın tanrısı ve aynı zamanda gezginlerin koruyucusudur.
Sozreş’in Kutsal Asasına benzeyen yedi kollu Hamkutey ağacı eski zamanlarda her Adıge evinde veya bir tahıl ambarında tutulurdu.
Her aile dua ederek Sozreş’ten evde iyi bir hasat ve esenlik vermesini isterdi.
Kutsal Ağaç (Peyğembar Jig’nin) aslen antik tanrı Sozreş’e adandığı açıktır.
Bölgenin İslam’ı kabul etmesiyle Sozreş’e peygamber denilmeye başlandı.
Dubois le Montpere bu konuda şunları yazıyor:
“Seoseres (Adyghe Suzeref – Tanrı ile insanlar arasında bir peygamber, arabulucu) büyük bir seyahat aşığıdır ve rüzgarlar ve sular ona itaat eder; özellikle Şapsığ ve Natuhay bölgesinde oldukça saygı görüyor.
Hemen hemen her ailenin böyle bir ağaç sembol vardır; sonbaharda, kutlama gününde, dini törenler için kullanılan aletlerin gürültüsü ve meskenin tüm sakinlerinin neşeli çığlıkları ile sembol ağaç güvenli bir şekilde güzel sözler söylenerek ciddiyetle eve getirilir; küçük mumlarla kaplıdır ve tepesine bir peynir çemberi yapıştırılmıştır; onun etrafında boza tarzı içkileri içerler, yemek yerler ve şarkı söylerler.”
Sozeres bize şaşırtıcı bir şekilde, aynı zamanda doğanın ve tarımın üretici güçlerini koruyan Mısırlı Osiris’i hatırlatıyor.
Osiris Ağacı gizemli bir şekilde ölüme karşı zafer kazandı.
Mısır imgelerinde, Osiris’in tabutunun içinden yeşil bir ağaç, ölmenin ve farklı bir daha iyi hayata yeniden doğuşun sembolü olarak filizlenir.