İsrail-Kfar Kama’dan Rustam Apşa, İsrail’deki Çerkeslerin şu anda sergiledikleri birlikteliğin bir kez daha burada yaşamaya karar vermesinin doğruluğunu gösterdiğine inanıyor :
Buraya bir tur ile ilk geldiğimde, yerel Çerkeslerin geleneklerimize saygı göstermelerine şaşırmıştım. Kesinlikle herkes ve her yerde kendi anadilini konuşuyor: dükkanlarda, kafelerde, hastanelerde, köy yönetiminde, okulda…. Çocuklar aynı anda dört dil öğreniyorlar: Çerkesçe, Arapça – biz Müslümanız, İbranice ve İngilizce. Okulun sonunda tüm dil sınavlarını geçiyorlar. Okulu bitirdiklerinde hepsini mükemmel bir şekilde konuşabiliyorlar.
Lübnan sınırı yakınlarında bulunan Çerkes köyü Rihanye’den bize yaklaşık 800 Çerkes geldi. Kfar Kama’daki büyük spor salonu burada akrabası olmayanları da ağırlıyor. Çocukların dersleri kaçırmaması için okulda iki ek sınıf açıldı. Yaşı küçük olanlar anaokuluna gidiyor. Çocuklarımızla birlikte herkes farklı kulüplere katılabiliyor.
Tüm mamadalar, yani bomba sığınakları hazırlandı. Her zaman hazırlıklı olmalarına rağmen, içinde yaşadığımız gerçeklik bu. Mamada, duvarları betonarme yapılmış bir evde müstahkem bir odadır. Kapısı kurşun geçirmez. Odada camsız, demir panjurlu bir pencere var elbette. Sığınakta gereksiz hiçbir şey olmamalı : sadece şilteler, su – yiyecek kaynağı ve ilaçlar. Oda her zaman tüm ailenin içine sığınabilmesi için hazır olmalıdır. “Demir kubbe” çalışmaya başlayıp sirenler çaldığında, sığınak kapısını içeriden kapatmak için yarım dakikanız var. Aşkelon’da bir ailenin evine roket isabet ettiği ve mamada’ya sığındığı bir vaka vardı. Ev paramparça oldu, ancak aile hayatta ve iyi.
Çerkesler arasında elbette seferber edilenler de var. Bizimkiler hem orduda görev yapıyor hem polis içerisinde hem de çeşitli düzeydeki devlet kurumlarında çalışıyorlar. Kuzey polis bölgesinde bir generalimiz bile var – şimdi her zaman bir koruma kendisine eşlik ediyor. İsrail’de herkesin bildiği gibi kızlar da orduda görev yapıyor, ama Çerkesler yapmıyor. Ben Gurion zamanından beri Çerkes kızlarının askerlikten muaf tutulduğuna dair bir anlaşma var. Bu bizim kültürümüzden ve geleneklerimizden geliyor. Erkeklerle birlikte orduda hizmet etmek, kışlalarda yaşamak, dinimiz de buna izin vermiyor. Bu, Çerkes kadınlarının erkeklerle eşit ve birlikte çalışamayacağı anlamına gelmiyor. Akşamları bir kızın evine, ailesine dönmediği bir hizmetten bahsediyoruz.
Elbette bu çatışma bizi de etkiledi, her ne kadar saldırı bölgesinde kendini bulan İsraillilerin kaderini yaşamamış olsak da… Bu süreçte bir sürü mesaj aldım… Bunu nasıl nazikçe ifade edebilirim ? Mesajda kendisini İslam’a teslim ettiğinden bahsediyor, hadi öyle diyelim. Bu çatışmada nasıl hissetmem ve nasıl davranmam gerektiğini açıklıyorlar…
Yaşananların İslam’la hiçbir ilgisi yok. Cinayetler, ailelere yapılan işkenceler… Cesetlerle alay edilmesi… Bu din değil, nefret propagandası. Elbette çatışmanın köklerinin çok eskilere dayandığını anlıyoruz, içinde sıradan insanların anlayamayacağı pek çok siyasi-politik mesele var. Ama acı çeken onlar. Biz Çerkesler, hem Filistin’deki Arapların hem de acı çeken İsrailli yurttaşlarımızın acısını paylaşıyoruz… Biz elimizden gelen her türlü yardıma hazırız ve yardım ediyoruz. Ama bana öyle geliyor ki her şeyden önce birbirimize sahip çıkmalı ve halkımızı korumalıyız.
Kafkasya ve Ürdün, Türkiye’deki Çerkes diasporasından destek mesajları da geliyor elbette : Nasıl yardım edebileceklerini soruyorlar. Allah’a şükür şu anda yardıma ihtiyacımız yok. Şimdi durum daha sakin ama tehlike tamamen geçmiş değil. Savaş hazırlığı modunda yaşıyoruz diyebiliriz. Tek umudumuz bu dehşetin yakında sona ermesi.
Kaynak : Gazeta Yuga – N45
Bol şans