Alman sanatçı Theodor Horschelt’in kaleminden Çerkes köylerinin yakılması

15 Eylül, 1860 Şebş Nehri kampı. (E.N.1*)

Hatırladığım kadarıyla son mektubumda sabah yeni bir baskın yapacağımızı bildirmiştim ve öyle de oldu. Yekaterinodar’a (E.N.2*) doğru ilerleyen birliği dağıtmak için iki ejderha bölüğü ve iki yüz Kazak sabah saat 5’te yola çıktık. Yolun yarısında ayrıldık ve yağmalanacak köyün yerlisi olan bir Şapsığ eşliğinde arazide at sürdük. Rehberimiz Kazak kılığına girmiş ve akrabaları tarafından tanınmamak için yüzünü bir başlık ile sarmıştı. Yaklaşık bir saat içinde geniş ve derin Şebş nehrini geçtik, bu noktada Afıps ile birleşti ve ardından sık bir ormana girdik.

Çerkesler uzun süredir burada yaşıyorlardı ve Yekaterinodar’a giden yolu güvenli hale getirmek için onları buradan çıkarmak gerekiyordu. Sessizce ilerledik, böylece kimse gelişimizden haberdar olmayacaktı. Orman o kadar sıktı ki dar bir patika boyunca ancak tek sıra halinde ilerleyebildik. Yaklaşık bir saat sonra koşum takımı çeken iki öküzden oluşan bir ekibe rastladık. Yanlarında iki oduncu vardı. Bizi gördüklerinde, silah seslerimiz eşliğinde kaçmaya başladılar. Ancak arazi çok daha geniş hale geldiğinden, Kazaklar tarafından çabucak yakalanıp öldürüldüler. İniltilerini ve acılarını duydum, kırılmış kafataslarını gördüm, Kazakların sırıttığını gördüm ve bu şok ediciydi.

Endişelenecek vaktimiz yoktu, çünkü köyden silah sesleri duyulmaya başlamıştı ve bizi fark etmişlerdi. Birkaç dakika sonra geniş bir alana ulaştık ve sol tarafımızda iki köy gördük. Bunlardan birinin önünde, gürültü ve patırtıyla yanlarından geçip gitmemize rağmen iri gözlerle bize bakan bir ineğe rastladık. Yanında biri yaşlı biri genç iki çoban vardı. Süvarilerden Yüzbaşı Amilahvari, eğri kılıcını çekerek genç olanın üzerine atıldı. Ancak çoban tüfeğini yere atarak, “Amilahvari?” diye bağırdı, ardından prens onu takip eden süvarilere, “Ona dokunmayın!” diye bağırdı. Ancak bu çağrı genel gürültü içinde boğuldu ve genç Çerkes bir anda atların ve kılıçların darbeleri altında yere yığıldı.

O sırada Kazaklar çoktan köyün içine girmişlerdi ve kaçmaya vakit bulamayan ahaliyi kurşun yağmuruna tuttular. Bir kadın başından vuruldu ve sekiz yaşında bir çocuk göğsünden yaralandı. Atın üzerindeki bir Kazak’ın neredeyse çıplak bir kadını sürüklediğini gördüm. Başka bir at da kadının altı haftalık bebeğini taşıyordu. Kadın ellerini bebeğe doğru uzatıyordu ama kendisi de yaralı olduğu için bebeği tutamıyordu. Yakınlarda göğsünden yaralanmış bir çocuk taşınıyordu ama ne yazık ki çoktan acı çekmeye başlamıştı. Yaklaşık on dakika içinde öldü ve Kazak onu atından yavaşça çimlerin üzerine indirdi. Çok güzel bir çocuktu ve annesinin çektiği acıyı görünce ruhum parçalandı. Kısa kırmızı bir gömlek tüm kıyafetini oluşturuyordu ve ayakları kanla kaplıydı. Onun yanı sıra, esirler arasında, kendisini tutan Kazak’ı ısırdığı için kırbaç darbesi almış, burnu şişmiş 6 yaşlarında bir erkek çocuğu ve 5 yaşlarında, olağanüstü güzellikte bir kız çocuğu vardı. Önümüzdeki birkaç gün içinde onun resmini yapmayı planlıyorum. Toplamda, ganimetimiz umduğumuz gibi 1.500 baş değil, sadece 800 baş sığırdı.
Hızlıca geri döndük, çünkü Şapsığlar bize doğru ilerlemeye başlamıştı ve durum tehlikeli bir hal almıştı. Yağmaladığımız köyler yanıyordu ve 4 saat içinde Kuban’a vardık, buradan Yekaterinodar’a bu mektubu gönderiyorum.

Hat Kazakları Şebş Nehri’nin ötesindeki Şapsığ köylerine yapılan bir baskından ganimetle dönerken. (Resim : Theodor Horschelt )

E.N.1 : Şebş nehrinin Çerkesçe adı Şıps nehridir. Rusçada Şebş olarak telaffuz edilmektedir.

E.N.2 : Günümüzde Krasnodar şehri 1920 yılına kadar Yekaterinodar olarak bilinmekteydi. Şehrin Çerkesçe adı Bjeduğkale’dir.

Theodor Horschelt – 1829-1871. Alman bir ressam olarak Rusya İmparatorluğu’nun işgali altındaki Kuzey Kafkasya’da bulunmuş ve askeri operasyonlara katılmış birçoğunu da resmetmiştir.

Kaynak : Natpress

Son Makaleler

spot_imgspot_img

İlgili Makaleler

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

spot_imgspot_img