Çerkes Soykırımı: İlk modern soykırımın unutulan trajedisi

Soçi’deki 2014 Kış Olimpiyatları’na karşı düzenlenen protestolarda “Soçi, soykırım ülkesi”[i] yazılı pankartlar taşındı. Bu, Olimpiyatların Pulitzer Merkezi’nin “dünyanın en dağınık etnik diasporası “nın “ilk modern soykırımı” olarak adlandırdığı ve Soçi’nin yerli sakinleri olan Çerkeslerin etnik temizliğe tabi tutulmasının yüz ellinci yıldönümüne denk gelmesine atıfta bulunuyordu[ii].

Rus-Kafkas Savaşı olarak da bilinen Çerkes soykırımı 19. yüzyılda gerçekleşmiştir. Kuzey Kafkasya bölgesinde yaşayan yerli Çerkeslerin Rus imparatorluğu tarafından sistematik ve kasıtlı olarak hedef alınması, susturulması ve bölge tarihinden kasıtlı olarak silinmesi nedeniyle, Çerkes vakası sadece Gürcistan ulusu tarafından soykırım olarak kabul edilmektedir. Bu feci olay, tarihteki diğer soykırımlarla önemli paralellikler taşıdığı ve etnik ve kültürel gerilimlerin, toprak anlaşmazlıklarının ve emperyalist hırsların yıkıcı etkilerini gösterdiği için, bu olayı soykırım olarak tanımalı ve sınıflandırmalıyız. Bu makale, tarihi kayıtların ve bilimsel araştırmaların derinlemesine incelenmesi yoluyla, Çerkes soykırımının neden bu şekilde tanınmayı hak ettiğini araştıracak ve diğer soykırım olaylarıyla bağlantısını inceleyecektir.

Çerkeslerin Kısa Tarihi

Kafkasya uzmanları dışında çok az insan Çerkesleri, kökenlerini veya tarihlerini biliyor. Neredeyse unutulmuş bir grupturlar: hiçbir güncel, yaygın kabul gören harita Çerkesya’yı içermez. Dilbilimde bile Ruslar Çerkeslerin kendi isimlerini kullanmak yerine Türkçe bir terim olan Çerkess‘i kullanmaktadırlar.[iii] Bu Türkçe isim onları “öteki” olarak göstermektedir ve tarihi Çerkesya‘dan zorla göç ettirildikleri Güney Rusya’daki Karaçay-Çerkes Özerk Oblastı’na atıfta bulunduğu için yanıltıcıdır. Bugün Karaçay-Çerkesya, sayıları 750.000’den biraz fazla olan Çerkeslerin nüfusun yaklaşık yüzde onunu oluşturduğu bir Rusya cumhuriyetidir.[iv] Halktan Çerkes olarak bahsetmek, sürgün edilen kabilelerin bireyselliklerine atıfta bulunmaktan ziyade “Çerkassi’ye(Ukrayna’da bir şehir) sürgün edilen kabileler” demeye daha çok benzemektedir. Bununla birlikte, bu makalenin amacı doğrultusunda, “Çerkes Soykırımı”, 1800’lerin sonlarında Rus İmparatorluğu tarafından Çerkes kabilelerinin sürgün ve imha olaylarını tanımlamak için kabul edilen terimdir[v].

Çerkeslerin anavatanlarından sürülmelerinden önce, 18. ve19. yüzyıl başlarına ait Rusya haritaları Çerkeslerin topraklarını belgelemiştir. Kuzeybatı Kafkasya’da, Ukrayna’daki Azak Denizi’nin ovalarından Karadeniz’e kadar uzanan ve Gürcistan’ın modern sınırlarına ulaşan bir bölgedir. Doğu sınırında, Don ve Kuban nehirleri, bugün Osetya ve Çeçenistan eyaletleri ile anılan Çerkesya’yı işaret ediyordu.[vi] Çerkesya, Fransız Konsolosu Gamba (1826), James Bell (1841), Amerikalı de Hell ve George Leighton Ditson (1850), de Marigny (1837), bir Hollanda Konsolosu (1887) ve diğerleri gibi Batılılar tarafından 19. yüzyıl seyahat kitaplarında da belirtilmiştir.

Din, Rusya’nın Çerkes halkına yönelik algılarını anlamada önemli bir rol oynamaktadır. Çerkesler başlangıçta onur, merhamet ve yardımseverlik gibi değerleri vurgulayan Khabzecilik adlı bir paganizm biçimini uyguladılar. Bu inanç sistemi Zerdüştlükte bulunan “iyi düşünceler, iyi sözler, iyi eylemler” ilkeleriyle benzerlikler taşıyordu[viii].

3. ve 5. yüzyıllarda, Bizans etkisi altında, Çerkesler Hıristiyan senkretizasyonu geçirdiler, ancak bağımsız bir devlet kuramamaları nedeniyle, Çerkesler komşu krallıklarla ittifaklar için büyük ölçüde dini bağlantılara güvendiler. 16. yüzyılda Çerkes kabileleri ve Gürcüler, Kırım Tatarlarından korunmak için Doğu Ortodoks Kilisesi altında ittifak kurdular.[ix] Doğu Çerkesya’dan bir lider olan Temryuk İdar, kızının Çar İvan ile evlenmesini önererek bu birliği sağlamlaştırdı. Başlangıçta umut verici olsa da, Çerkesler ve Ruslar arasındaki ilişkiler sonunda gerilemeye başladı. Çar İvan’ın ikinci eşi ve Temryuk İdar’ın kızı Maria Temryukovna ayrımcılığa maruz kaldı ve onu cadı gibi, kindar ve yabancı olarak gösteren söylentiler, Rus Krallığı’nın kuruluşundan beri var olan Çerkeslerin okuma yazma bilmeyen paganist vahşiler olduğu algısını güçlendirdi.[x] Maria’nın ölümü ve hemen ardından Temryuk İdar’ın Kırımlılara karşı savaşta ölmesi bu ittifakın sonunu getirdi. Rusya ile Çerkes kabileleri arasındaki ilişki önümüzdeki yüzyıl boyunca giderek düşmanca bir hal aldı.

17. yüzyılda Çerkesler, Kafkasya bölgesindeki rekabette, Rus İmparatorluğu’nun en büyük rakibi olan Osmanlı İmparatorluğu’nun etkisi altında İslam’a geçtiler. İslam’a geçiş sadece Rus yayılmasına karşı koruma sağlamakla kalmadı; aynı zamanda Kırım akınlarına karşı caydırıcı bir unsur olarak da işlev gördü[xi].

Çerkes halkının yaşadığı dini dönüşümler, Rusya’nın onlara yönelik değişen algısında önemli bir rol oynadı. Paganizmden Hristiyanlığa ve daha sonra İslam’a geçiş gibi değişimler, Çerkeslerin komşu güçlerle kurmaya çalıştıkları ittifakları ve ilişkileri etkiledi. Çerkeslerin “öteki” olarak algılanmaya başlanması ve ardından Rus desteğinin çekilmesi ve algının müttefiklikten düşmanlığa kayması, nihayetinde Çerkes Soykırımı’nın trajik olaylarına katkıda bulundu.

Etnik Temizlik ve Zorla Yerleştirme

Rusya, Osmanlı İmparatorluğu ile aralarında bir tampon devlet oluşturmaya çalıştığından, Ruslar Çerkeslere savaş ilan etti. Çerkesler 1763’ten 1864’e kadar -Kafkasya’daki herkesten daha uzun süre- Rus işgaline karşı savaştılar.[xii] Rusya ve Çerkesler arasındaki şiddet, 1856 Paris Barışı’nın Kırım Savaşı’nı sona erdirmesinin ardından doruk noktasına ulaştı. Çerkesya artık Osmanlılarla özerk bir tampon devlet değildi, ancak Rus imparatorluğu tarafından ilhak edildi ve Rus otoritesi karşısında kendi özerkliğini uygulayan isyancı, Rus olmayan bir vilayet haline geldi.[xiii] 1861’de General Yevdokimov’un görevi Çerkes meselesini sona erdirmekti. General Yevdokimov, Kazak süvari ve tüfekçilerinden oluşan yeni oluşturulmuş seyyar kolları Çerkes topraklarının hala fethedilmemiş bölgelerine yönlendirdi. Çerkes kabileleri başkentleri Şaçe’de, modern Rus tatil kenti Soçi’nin bulunduğu yerde toplanmışlardı. Başkentte kabileler bir yandan Britanya İmparatorluğu ve Osmanlı’dan yardım isterken bir yandan da düşmanlıklara barışçıl bir çözüm arıyorlardı.[xiv] Avrupa’daki devrimci faaliyetler ve Balkanlar’da artan çatışmalar nedeniyle Avrupalı güçler “Çerkes ikilemini ciddiye almadılar” çünkü uzaktaki bölgesel çatışma Britanya ve Osmanlı İmparatorluklarının jeopolitik arzuları için çok az önem taşıyordu ve Çerkesleri hayatta kalmak için tek başlarına bir savaşla karşı karşıya bıraktı.

Ancak doksan yedi yıl süren çatışmalardan sonra Rus hükümeti Çerkesleri bastırmayı başaramadı. Sonuç olarak, Rus İmparatoru Çar Aleksandr II, barış görüşmeleri yapmak üzere 18 Eylül 1861’de Yekaterinodar’da bir Çerkes heyetini kabul etti. Çerkes şefleri, Rus birliklerinin Kuban Nehri’nin ötesinden çekilmesi şartıyla Rus hükümdarlığını kabul etmeye istekli olduklarını beyan ettiler. Ancak Rus İmparatorluğu öneriyi reddetti ve bunun yerine Çerkes kabilelerinin tamamen teslim olmasını talep ederek kayıtsız şartsız teslim olmaya zorladı[xvi].

1862 baharında Rusya, Çerkesya’ya karşı askeri operasyonlarını yeniledi. Rus askerleri Çerkes Şapsığ kabilesinin köylerini tamamen yaktı. Kazak fatihler, Napolyon’un ordularını aç bırakmak için kullandıkları yakıp yıkma taktiklerini bu kez silahsız yerinden edilmiş siviller üzerinde uygulayarak diğer kabilelere bir mesaj olarak tarlalardaki ekinleri tuzladılar. Şapsığ kabilesi saldırıdan önce 300.000 kişiydi ve geriye kalan 3.000 kişi zorla Sibirya’ya sürüldü.[xvii] Erkekler, kadınlar ve çocuklar yanan köylerinden kaçtılar, ancak Rusya’nın uçsuz bucaksızlığı tarafından yutuldular; çoğu açıkta kalarak ve açlıktan öldü. Çerkeslerin cevapsız kalan yakarışları İngiltere Kraliçesi Victoria’ya bile ulaştı:

Savaşta, dağlarda açlıktan, deniz kıyısında yoksulluktan ve denizde beceri eksikliğinden kaybedilen hayatlar çoktur. Bu nedenle, Rus Hükümeti’nin ülkemize yönelik acımasız saldırılarını püskürtmek ve ülkemizi ve ulusumuzu birlikte kurtarmak için insanlığın koruyucusu ve adaletin merkezi olan İngiliz Hükümeti’nin ve halkının arabuluculuğuna ve değerli yardımına başvuruyoruz. Ekselansları… içinde bulunduğumuz çaresizlik ve sefalet durumunun giderilmesi için yalvarıyoruz ve bu nedenle Ekselanslarına dilekçemizi sunma cesaretini gösteriyoruz.”[xviii]

Rusya’nın iç bölgelerine gönderilmeyen Çerkesler, Rus askerlerinin çileli yolculuktan sağ çıkanları küçük Türk ve Yunan mavnalarına bindirerek tehlikeli Karadeniz’den Türkiye’ye geçirdikleri sahile doğru sürülüyordu. Gemiler bu sayıda insanı taşıyamayacak kadar küçük olduğundan, bu mavnaların çoğu battı ve yolcuları boğuldu. Türkiye’ye ulaşanlar, Türk hükümetinin göçmenlerin kabulü ve yeniden yerleştirilmesine yönelik düzenlemeleri son derece yetersiz olduğu için korkunç koşullara maruz kaldılar. Türkiye kıyısındaki Trabzon’da bulunan Rus konsolosu Moşnin şunları bildirmiştir:

Yaklaşık altı bin Çerkes Batum’a indi ve dört bin kadarı Türkiye sınırındaki Çürüksu’ya gönderildi. Bir deri bir kemik kalmış ve ölmek üzere olan çiftlik hayvanlarıyla birlikte geldiler. Trabzon ve çevresine yaklaşık 240.000 sürgün geldi, bunların 19.000’i vardıklarında öldü… Ortalama ölüm: günde iki yüz kişi… 63.290 kişi sağ kaldı. Giresun’da yaklaşık on beş bin kişi var. Samsun ve çevresinde ise 110.000’den fazla insan… Zayiat çok şiddetli…[xix]

1830 nüfus sayımına göre, sürgünden önce yaklaşık dört milyon Çerkes nüfusu vardı.[xx] Alman oryantalist Karl Freidrick Neuman, 1,5 milyon Çerkesin Türkiye’ye yelken açmaya çalıştığını ve 500.000’inin yolda öldüğünü iddia eden Osmanlı yazışmalarını aktarıyor. Türkiye kıyılarındaki kamplarda 500.000 Çerkes daha hastalıktan ölmüş, 200.000 kişi de sürgünlerden önce 1858’de gönüllü olarak Türkiye’ye kaçmıştır.[xxi] 1864’te Rusya, Çerkes topraklarını Rus yanlısı etnik gruplara yeniden tahsis etmiş ve Rus kültürel asimilasyonunu kabul ederek canlarını kurtaran yaklaşık 120-150.000 Çerkes’i zorla yeniden yerleştirmiştir.[xxii] Rus asimilasyon programları ve Türkiye’ye sürgünler Çerkes nüfusunun sadece yaklaşık yarısını oluşturmaktadır. Hem Türk hem de Rus belgeleri arasındaki doğrulama, askeri operasyonlar ve önceden planlanmış katliamlar nedeniyle ölen Çerkeslerin sayısını 1,5 – 2 milyon arasında göstermektedir; buna kaybolanlar, savaştan ölenler, köylerin boşaltılması ve toplu katliam örnekleri dahildir. [xxiii] Soykırım olaylarının ardından, 1897 Rus nüfus sayımı fethedilen bölgede sadece 150.000 Çerkes kaldığını kaydetmiştir.[xxiv] Yaşanan yıkıcı olaylar Çerkes nüfusunun %90-97’sinin kaybolması, ölmesi veya sürgün edilmesiyle sonuçlanmıştır.[xxv]

Çerkes Soykırımının Benzer Vakalarla Karşılaştırılması

Ermeni Soykırımı, Herero Soykırımı veya Kızıl Kmer soykırımlarından daha az tanınmasına rağmen, Çerkes vakası benzer toplu katliam, askeri harekat ve zorunlu göç temalarını paylaşmaktadır. Herero Soykırımı 1904-1908 yılları arasında günümüz Namibya’sında Alman sömürge güçleri altında meydana gelmiştir. Sömürge tarihindeki bu trajik olay, Alman güçlerinin o bölgenin yerlisi olan Herero ve Nama halklarını yok etmeye yönelik sistematik çabalarını içeriyordu. Çerkes ve Herero soykırımları, uzun süredir devam eden gerginliklerin kendiliğinden patlamasından kaynaklanmıyordu; bunlar, emperyalist gündemlerine uymak için gerekeni yapmak üzere özel talimatlar alan askeri işgal güçlerinin hesaplı çabalarıydı. Benzer şekilde, kontrolsüz generallerin hırslı eylemleri soykırımları artırdı: General Yevdokimov’un belirttiği gibi “yerli nüfusun tamamen ortadan kaldırılmasını” sağlamak için “mevcut tüm araçlar” kullanılmalıdır.”[xxvi] Benzer şekilde, Alman General Lothar von Trotha “silahlı ya da silahsız, her Herero’nun vurulmasını” emretti.”[xxvii] Hesaplanmış askeri müdahalenin kaba kuvvetle güçlendirilmesi, yerli bir nüfusu yerinden etme emperyal ikileminde ortak bir paydaydı.

Kamboçya Soykırımı da Çerkes Soykırımı’yla, özellikle de zorla çalıştırma ve maruz kalarak öldürme yöntemleriyle birçok benzerlik taşıyordu. Kızıl Kmer rejimi Batı etkisine dair kanıtları yok etti, şehirleri boşalttı ve kent nüfusunu yetersiz tarım projelerine zorladı. Bu durum yaygın açlığa, hastalıklara ve önemli bir insani krize yol açtı. Ayrıca Kızıl Kmerler, Çinli ve Cham Müslümanları gibi etnik azınlıkların yanı sıra gözlük takan ya da yabancı dil konuşan kişiler de dahil olmak üzere Kızıl Kmerlerin keyfi olarak entelektüel olarak tanımlayabileceği herkesi hedef aldı ve zulmetti.

Yüz binlerce Kamboçyalı Tayland’a kaçarken soykırım da tırmanışa geçti. Zulümler nihayet Kasım 1978’de Vietnam’ın Kamboçya’yı işgal etmesiyle son buldu. O zamana kadar, 7,5 milyonluk nüfusun 1,25 milyon ila 3 milyon arasında Kamboçyalının Kızıl Kmerlerin eylemleri nedeniyle öldüğü tahmin edilmektedir.[xxviii] Kızıl Kmerler milyonları ekilebilir topraklardan ve sudan uzak tarımsal çalışma kamplarına zorladı. Bu yerler büyük nüfusları desteklemek için uygun değildi. Benzer şekilde, Çerkes Soykırımı da sayısız kurbanın ağır çalışma koşulları, kötü muamele ve son derece uzun süren zorunlu göçler nedeniyle acı çektiği benzer olaylara sahne oldu. Zorla çalıştırma ve maruz bırakmanın ortak unsurları, bu soykırım eylemlerinin sistematik ve hesaplanmış doğasını vurgulamaktadır. Bu iki soykırım arasındaki zorla yerinden edilme paralelliğinin farkına vararak, bu toplulukların maruz kaldığı muazzam insanlık trajedisini daha iyi anlayabiliriz.

Çerkes Soykırımı ile Ermeni Soykırımı arasındaki benzerliklerden biri, faillerin zorunlu tehcir yöntemini kullanmalarıdır. Ortodoks Ermeniler, Çerkes Soykırımı sırasında iyilik yapmak için Rusya’nın yanında yer aldılar ve Rus İmparatorluğu’nda kendilerine toprak verildi. Ermeni göçmenlere, Çerkes Abazin kabilesinin yerlerinden edilmesindeki rollerinden dolayı iyi niyet göstergesi olarak 1839 yılında tarihi Çerkesya’daki Armavir şehri verilmiştir[xxix].

Dünya Savaşı’nın ardından Milliyetçi Türkler, Osmanlı İmparatorluğu’nun kötü gidişatından Ermenileri sorumlu tutma ve Çerkesler de dahil olmak üzere Sünni kardeşlerine karşı işledikleri iddia edilen suçlar nedeniyle onları sürme fırsatını yakaladı.[xxx] Artık devletsiz olan Çerkes kabilelerinin birçoğu, Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılmasının ardından ev sahibi ulusla istikrarlı bir ilişki kurmak için Ermeni soykırımı sırasında Milliyetçi Türklerin yanında yer aldı.(E.N.1) Doğrulanmamış olsa da, her iki olay da altmış yıl içinde gerçekleştiğinden, Ermeni Soykırımı’nın Çerkes Soykırımı için inanç temelli bir misilleme biçimi olarak kısmen etkilenmiş olması muhtemeldir.

Başka soykırım vakalarını önlemek için, devlet şiddetinin tarihsel bağlamını anlamak ve işlenen zulümleri tanımak çok önemlidir. Nihayetinde, hem Ermeni hem de Çerkes diasporaları, daha güçlü bir ulusun gözüne girmek için soykırım eylemlerine karışmalarından sorumludur. Bu ortak suçluluk, zorunlu tehcir ve katliamları kolaylaştıran doğrudan eylemler ve ittifaklar yoluyla bu zulümlere aktif katılımlarından ve suç ortaklığı yapmalarından kaynaklanmaktadır. Çerkes ve Ermeni Soykırımları arasındaki ilişki, bu trajik etnik misilleme döngüsünde faillerin kendilerinin nasıl kurban haline gelebileceğini ortaya koymaktadır. Ancak, Ermeni Soykırımı’nın aksine, Çerkes Soykırımı daha az bilinmektedir ve bu nedenle çok az tanınma örneği olmuştur; bu da Rusya’nın çabalarının başarısının bir kanıtıdır. Anlatılmayan tarihi soykırımlar öyle kalacaktır çünkü faillerden başka hatırlayacak kimse kalmamıştır.

Soykırım Tanımlarının Rusya’nın Hedefli Kampanyasına Uygulanması

Çerkeslerin durumu, uluslararası kabul görmüş çeşitli tanımlara uyması nedeniyle soykırım olarak sınıflandırılabilir. Rusya’nın Çerkes kabilelerini hedef alan çabaları nedeniyle Çerkes davası BM’nin soykırım tanımına uymaktadır:

Bu Sözleşme’de Soykırım, ulusal, etnik, ırksal veya dinsel bir grubu tamamen veya kısmen yok etmek amacıyla işlenen aşağıdaki fiillerden herhangi biri anlamına gelir: Grubun üyelerini öldürmek; Grubun üyelerine ağır bedensel veya zihinsel zarar vermek; Grubun fiziksel olarak tamamen veya kısmen yok olmasına yol açacak yaşam koşullarını kasten uygulamak; Grup içinde doğumları önlemeye yönelik tedbirler uygulamak; Grubun çocuklarını zorla başka bir gruba nakletmek[xxxi].

Soykırımın On Aşaması, etnik, dini veya kültürel bir grubun sistematik ve kasıtlı olarak yok edilmesini anlamak için bir çerçeve sunmaktadır.[xxxii] Soykırım İzleme Örgütü’nden Gregory H. Stanton tarafından tasarlanan bu model, soykırımlar sırasında yer alan süreçleri tanımlamak ve analiz etmek için yararlı bir yol olarak hizmet etmekte ve soykırım vakalarını anlamlı karşılaştırmalar ve değerlendirmeler yapmamıza olanak sağlamaktadır. Çerkes soykırımı bu çerçevede incelendiğinde, bu trajik olayın, bu modelde yer alan tüm aşamaları içermesi nedeniyle soykırım tanımına uyduğu açıkça görülmektedir. Soykırımın ilk aşaması, bireyleri ‘biz’ ve ‘onlar’ olarak kategorize etmeyi gerektiren sınıflandırma sürecini içerir. Bu, genelleştirilmiş stereotiplerin sürdürülmesi ve farklılık algısına dayalı olarak bireylerin devlet toplumundan dışlanması yoluyla gerçekleştirilebilir. Çerkes teriminin insanları sınıflandırmak için bir araç olarak kullanıldığı ve Ruslar tarafından onları yabancı olarak göstermek için uydurulan Türkçe bir ifadeden kaynaklandığı belgelenmiştir. Ayrıca Çerkes, Kafkasya bölgesinde yaşayan tüm bireyleri kapsayacak şekilde “dağlı” ile eşanlamlı olarak da kullanılmıştır. Rus Prensi Alexander Baryatinsky’nin şu sözleri bunun kanıtıdır: “Taleplerimizi kabul etmeden önce ‘dağlıları’ yok etmemiz gerekeceğini varsaymalıyız.”[xxxiii] Çerkesleri yok etme süreci, Rusya’nın toprak egemenliklerini reddetmesiyle başladı. Bu, 1863’ten itibaren Çerkesleri tüm haritalardan etkili bir şekilde ortadan kaldırarak, Rus İmparatorluğu’nun tüzüklerini revize ederek başarıldı. Coğrafya cemiyetinin bir Rus üyesi olan Venyukov, anılarında General Yevdokimov’a Çerkes toprakları hakkında danıştığında, Yevdokimov’un şöyle dediğini yazmıştır:

Haritanızı güncel bir ilgi alanı haline getirmek istiyorsanız, o zaman Çerkesleri silin. Petersburg’da insanlıktan bahsediyorlar ve bunu yanlış yorumluyorlar. Ben insanlığı, ülkesine, Rusya’ya ve onun düşmanlardan kurtarılmasına duyulan sevgi olarak görüyorum. Peki, Çerkesler bizim için ne ifade ediyor? Geri kalan tüm dağlılar gibi onları da Türkiye’ye süreceğim.”[xxxiv]

Rus ve Osmanlı İmparatorlukları da Çerkeslere karşı toprak sahibi olmalarını ve anadillerini konuşmalarını yasaklamak gibi ayrımcı politikalar uyguladı.[xxxv] Ubıhlar gibi hayatta kalan kabileler dilsel olarak yok oldu. Ubıhçanın son konuşmacısı Tevfik Esenç 1992 yılında öldü; anadilinde en yakın meslektaşına şunları söyledi

Büyük dostum… Hata yaptımsa da kusura bakmayın. Ubıhça bugünden sonra sensin. Bugünden sonra anlatacak, konuşacak sensin. Allah size iyilikler, güzellikler versin! Ubıh dili burada sona eriyor.[xxxvi]

Rusların 1837’ye kadar uzanan politikaları Çerkesleri entelektüel açıdan diğer etnik gruplardan farklı olarak tanımlıyor, onları “vahşi” ya da “vahşi hayvanlar” olarak sınıflandırarak insanlıktan çıkarıyor ve “Avrupalı bir insanla eşit” saygıyı hak etmediklerini belirtiyordu.”[xxxvii] Bir Rus gözlemci olan Nikolai Lorer, bölge komutanı General Grigory Zass’ın Çerkes nüfusuna terör ve itaat aşılamak için kesik Çerkes kafalarını kaynatıp temizlediğini yazıyor. General Zass, Çerkeslerin insanlıktan çıkarılmasını daha da kolaylaştırmak için, muhafaza edilen kafaları ülkedeki çeşitli anatomik ofislere göndererek bir tür bilimsel ırkçılık da uyguladı[xxxviii].

Bu hazırlık, Rus İmparatorluğu’nun Çerkeslere toplu katliamlar, zorla yer değiştirme ve köleleştirme politikalarıyla zulmetmesine olanak sağladı. Rus İmparatorluğu, Kazak ve Rus birliklerini bölgeye göndererek Çerkeslere karşı askeri seferler düzenledi. Rus İmparatorluk Bürokratı ve Oryantalist tarihçi Adolf Berzhe’nin sözleriyle, “Yevdokimov askeri hatları ve yeni yerleşim yerlerini kullanarak kabileleri dağlarda yaşamaları tamamen imkansız hale gelene kadar sürekli baskı altında tutmayı planladı. “[xxxix] 1863’te General Yevdokimov işgal hazırlıklarını şöyle özetliyordu: “Bölgede fazladan kuvvet bulundurmamız, özel önlemler almamız ve Batı Kafkasya’da özel bir gözetleme rejimi kurmamız ve sonuç olarak aşırı para harcamamız gerekecek.”[xl] Olshevsky adında bir Rus gözlemci, şimdiki adı Krasnodar olan göçmen şehri Ekaterinodar’daki korkunç koşulları ayrıntılı olarak anlattı:

Ekaterinodar meydanları pislik ve bataklık nedeniyle geçilemez durumdaydı. Bunun nedeni sık sık yağan yağmurlar… Şehirdeki bataklık ve bataklıklarda ve çevredeki bataklık ve sazlıklarda gizlenen miasmalardan dolayı hastalıklar, özellikle de ateş… Ekaterinodar’dan uzaklaştıkça kırsal kesim daha cansız ve sararmış, bataklıklar ve sararmış hale geldi. Alüvyonla dolu kumlu tarlalar ve posta istasyonunun hemen arkasında bir sivrisinek krallığı vardı.[xli]

1840’lara gelindiğinde, Rusya’da Çerkesleri Ruslardan izole etmek ve ötekileştirmek, onları “hırsızlar” veya “yağmacılar” anlamına gelen ve Rus tahkimatlarına saldıran Çerkeslerin haydut gruplarını tanımlamak için tasarlanmış bir kelime olan khishchniki olarak etiketlemek yaygınlaştı. Bu başıbozuk gruplar, boyun eğdirilmelerine karşı militan bir yanıt arayan ve Rus egemenliğini reddeden Çerkes nüfusunun küçük bir azınlığını oluşturuyordu. Ruslar bu münferit saldırıları işgali sürdürmek için gerekçe olarak kullandılar ve böylece Rusların zihninde Çerkeslerin sadece etnik kimliklerine dayalı haydutlar olarak damgalanmasına yol açtılar[xlii].

Çerkes vakası, sürgün, sınıflandırma, aç bırakma ve insanlıktan çıkarma gibi kanıtlara dayanarak soykırım olarak kabul edilebilir. Dahası, Rus İmparatorluğu’nun kasıtlı imhası hem Holokost hem de Ermeni Soykırımı’ndan önce gerçekleşmiştir ve bu da etnik temizlik taktiklerinin Çerkeslere karşı zaten uygulandığını göstermektedir. General Yevdokimov raporlarında, Rus askerlerinin “Şapsugo boyunca yükselip Psekups Havzası’na geçerek bu nehrin sol kıyısını yerlilerden ‘temizledikleri'” operasyonları anlatırken “ochistit” ve “ochishcheniye” kelimelerini kullanmış, bunların birebir çevirisi “temizlemek” ve “arındırmak “tır. “[xliii] Daha sonra Rus İmparatorluğu, Çerkes Soykırımı iddialarını reddederek tüm Çerkeslerin kendi rızalarıyla ayrıldığını ileri sürdü ve böylece acımasız bir sürgün politikası iddialarını yalanladı.

Osmanlı İmparatorluğu’nun Rusya Büyükelçiliği’ndeki askeri konsolos, istismar raporlarının “saçmalık” olduğunu belirtti.”[xliv] Rusya Federasyonu’nun Çerkes Soykırımı’nı inkar etmek için bir başkanlık komisyonu oluşturmasıyla bu bakış açısı bugün de devam etmektedir.[xlv] Potansiyel endişe, kabulün mali tazminat ve diasporanın olası geri dönüşünü gerektirecek olmasıdır. Rusya Federasyonu, eski imparatorluk toprakları olan Ukrayna, Abhazya, Osetya ve Transdinyester’deki operasyonları ile kanıtlandığı üzere Ruslaştırma çabalarını sürdürürken her iki sonuçtan da kaçınmaya çalışmaktadır.

Son Düşünceler

Soykırımlar, insanlığın en karanlık dönemlerini hatırlatarak, soykırım çalışmalarını gelecekteki zulümlerin önlenmesinde kilit faktörlerden biri haline getirmektedir. Çerkes ve Ermeni vakaları gibi geçmiş soykırımlardaki benzerlikleri araştırmak, hem bu olaylardan etkilenenleri hatırlamamızı hem de çektikleri acıları tanımamızı sağlar. Rusya’daki Çerkeslerle ilgili olanlar gibi bu olayları unutursak, ileriye doğru nasıl ilerleyeceğimiz ve gelecekteki risk altındaki nüfusu nasıl koruyacağımız konusunda değerli dersler kaybedilebilir. Ayrıca, nedenleri ve sonuçları incelemek daha hesap verebilir bir dünya yaratılmasına katkıda bulunabilir.

General Yevdokimov, askeri operasyonları yürütürken ve Çerkes topraklarının işgalini denetlerken, Batı medyasının Bosna Savaşı sırasında Sırpça’daki eşdeğer ifade olan etničko čišćenje’yi kullanmaya başlamasından yüz otuz yıl önce Çerkes halkına açıkça “etnik temizlik” çağrısında bulundu. Yevdokimov’un toprak ve Çerkesler için duyduğu endişe, bir salgının ortadan kaldırılmasından biraz daha fazlasıydı. Felaket, zorunlu yürüyüşler, ekinlerin yakılması, kasıtlı katliamlar, fiziksel zarar, zihinsel travma ve kültürel ve dilsel tarihin kaybını kapsıyordu ve böylece BM Soykırım gerekliliklerini yerine getirdi.

1997 yılı itibariyle yaklaşık 3.7 milyon Çerkes yaşamaktadır ve Çerkeslerin %90’ı tarihi anavatanlarının dışında, Anadolu’nun iç kesimlerinde ve eski Osmanlı İmparatorluğu’nun sınırlarında – Balkanlar, Mısır ve Levant’ta – yaşamaktadır[xlvi].

Çerkes kabileleri, Rusya’nın Kafkasya’yı ilhak edebilmesi ve Karadeniz limanlarına erişim sağlayabilmesi için modern tarihte vatansız bir halkın unutulmuş bir örneği haline geldi. Modern olaylarda, 2014 Soçi Kış Olimpiyatları kayak alanı, tam yüz elli yıl önce Abaza-Çerkeslerin sürgün edilmeden önce katledildikleri bölgeye ithafen Rusya tarafından adlandırılan Krasnaya Polyana veya “Kızıl Tepe” üzerinde yer aldı.[xlvii] Hatta sürgündeki Çerkes diasporası, “Sporcuların burada yarışırlarsa akrabalarımızın kemikleri üzerinde kayacaklarını bilmelerini istiyoruz. “[xlviii] Bugün, Çerkes Soykırımı vakasını resmi olarak tanıyan tek ülke, tarihi müttefiklerinin fedakarlığını ve kıyılarında kaybedilen hayatları anmak için bir anıt diken Gürcistan’dır.[xlix] Güçlü dış güçler ve uluslararası kararsızlık bu durumu yarattı ve şimdi sürgündeki Çerkes diasporası önümüzdeki yüzyılda hayatta kalamayabilir. Tanınmamaları ve sürekli azalan görünürlükleri, bir halkın kademeli olarak ortadan kaldırılmasının ve tarihten silinmesinin bir kanıtıdır.

E.N. 1 : Makalede yer alan ”Artık devletsiz olan Çerkes kabilelerinin birçoğu, Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılmasının ardından ev sahibi ulusla istikrarlı bir ilişki kurmak için Ermeni soykırımı sırasında Milliyetçi Türklerin yanında yer aldı.” ifadesi subjektif bir değerlendirme ve hatta yorumu yansıtmaktadır. O tarihlerde Osmanlı İmparatorluğunda yaşayan Çerkeslerin bu tarz bir karar alabilecekleri örgütlü bir yapıları yoktu. Osmanlı İmparatorluğu ordusunda görev yapan Çerkes subay veya askerlerin katıldıkları askeri operasyonlar ve bu operasyonların doğurduğu insani trajedilerin sorumluluğu doğrudan Osmanlı İmparatorluğunundur. Aynı durum Rusya İmparatorluğu bünyesinde savaştırılan Ermeniler için de geçerlidir ve sorumluluk doğrudan Rusya İmparatorluğunundur.

Referanslar:

[i] Zirin, Dave. “The Sochi Games Are Being Held on the Land of Genocide.” The Nation, June 29, 2015.

[ii] Mauk, Ben. “A Lost Nation in the Caucasus.” Pulitzer Center, March 5, 2019.

[iii]. Stephen D. Shenfield, Mark Levene, and Penny Roberts. “The Circassians – A Forgotten Genocide?” Essay. In The Massacre in History. Providence, Oxford: Berghahn Book, 1999. Page 149.

[iv].  Federal State Statistics Service. “National Composition of the Population.” December 2022.

[v].  UNPO. “The Circassian Genocide.” Underrepresented Nations and Peoples Organization. December 2004.

[vi]. Vasiliĭ Petrovich, Pi︠a︡dyshev. “General Map of the Caucasus Region and the Land of the Mountain Peoples: Showing Postal and Major Roads, Stations and the Distance in Versts between Them.” Map. Geographical Atlas of the Russian Empire, the Kingdom of Poland, and the Grand Duchy of Finland. Saint Petersburg, Russia: Military Topographical Depot, 1825.

[vii].  Shenfield. “The Circassians.” Page 149; de Marigny, Taitbout. Three Voyages in the Black Sea to the Coast of Circassia: Including Descriptions of the Ports, and the Importance of Their Trade; With Sketches of the Manners, Customs, Religion, of the Circassians, 1837.

[viii]. Jaimoukha, Amjad M. Circassian Customs & Traditions. London: Centre for Circassian Studies, 2014. Page 91; Encyclopaedia Iranica Foundation. “HUMATA HŪXTA HUVARŠTA.” Encyclopaedia Iranica, March 2012.

[ix].  Jaimoukha, Amjad M. The Chechens: A Handbook. London: Routledge, Taylor & Francis Group, 2014. Page 32.

[x] Perrie, Maureen. Ivan the Terrible. Oxford: Routledge, 2016. Pages 116-7.

[xi]. Shenfield. “The Circassians.” Page 160.

[xii]. Shenfield. “The Circassians.” Page 150.

[xiii]. Britannica, T. Editors of Encyclopedia. “Treaty of Paris.” Encyclopedia Britannica, 1856.

[xiv]. Richmond, Walter. The Circassian Genocide. New Brunswick, NJ: Rutgers University Press, 2013. Page 72.

[xv] Richmond, The Circassian Genocide. Page 72.

[xvi]. Shenfield. “The Circassians.” Page 151.

[xvii]. Richmond, The Circassian Genocide. Page 77.

[xviii]. The Circassian People. Letter to Her Majesty Queen Victoria. “A Petition from Circassian Leaders.” Sochi: Circassia, April 12, 1864.

[xix]. Shenfield. “The Circassians.” Page 152.

[xx] Ryan, Atticus, Unrepresented Nations and Peoples Organization: Yearbook 1997 (Kluwer Law International, 1998). Page 67.

[xxi]. Neumann, Carl Friedrich. Russland und die tscherkessen. Stuttgart: Nabu Press, 2014.

[xxii]. UNPO, “The Circassian Genocide”

[xxiii] Karpat, Kemal H. Ottoman Population 1830-1914: Demographic and Social Characteristics (Madison, WI: University of Wisconsin, 1985). Page 68-69

[xxiv] Edris, Abzakh. “The History of Circassians,” Circassian History, Spring 1996.

[xxv]. Richmond, The Circassian Genocide. Page 132.

[xxvi]. Richmond, The Circassian Genocide. Page 69.

[xxvii]. Gewald, Jan-Bart. Herero Heroes: A Socio-Political History of the Herero of Namibia, 1890-1923. Oxford U.K.: James Currey, 1999. Page 67.

[xxviii]. Raszelenberg, Patrick. “The Khmers Rouges and the Final Solution.” History and Memory 11, no. 2 (1999): 62–93. Page 88.

[xxix]. Encyclopedia of the City of Russia. Great Russian Encyclopedia. Moscow: Federal State Statistics Service of the Russian Federation, 2003. Page 24.

[xxx]. “Islam in the Ottoman Empire.” Europe, 1450 to 1789: Encyclopedia of the Early Modern World. Encyclopedia.com. (April, 2023).

[xxxi]. Office of Genocide Prevention and The United Nations General Assembly. Convention on the Prevention and Punishment of the Crime of Genocide. December 9, 1948.

[xxxii]. Stanton, Gregory. “10 Stages of Genocide.” Genocide Watch, 2016.

[xxxiii]. Richmond, The Circassian Genocide. Page 54.

[xxxiv]. Veniukov, Mikhail, Veniukova Iz Vospominanii, and Kniga Pervaia. K Istorii Zaseleniia Zapadnogo Kavkaza. 22. 6th ed. Vol. 22. 22 vols. Amsterdam: Kniga Pervaia, 1895. Page 319.

[xxxv]. Kushner, David. The Rise of Turkish Nationalism. London: Cass, 1977. Pages 20-56.

[xxxvi]. Esenç, Tevfik. “Bir Dilin Ölümüne Tanıklık Etmek: Tevfik Esenç’in Anısına.” Gazete Duvar, October 2020.

[xxxvii]. Richmond, The Circassian Genocide. Page 49.

[xxxviii]. Benzera, A.S. Memuary Dekabristov. Moscow: Pravda, 1988. Page 518.

[xxxix]. Berzhe, Adolf. Eviction of the Gortsevs of the Caucasus. Nal’chik: Kotlyarov Publishing House, 2010. Page 20.

[xl]. Richmond, The Circassian Genocide. Page 79.

[xli]. Richmond, The Circassian Genocide. Page 95.

[xlii]. Richmond, The Circassian Genocide. Page 56.

[xliii]. Kumykov, Tugan. Archival Materials about the Caucasian War and the Deportation of the Circassians (Adygs) to Turkey. Nal’chik: El’-Fa, 2003. Page 62.

[xliv]. Richmond, The Circassian Genocide. Page 56.

[xlv]. Richmond, The Circassian Genocide. Page 1.

[xlvi]. Federal State Statistics Service of the Russian Federation, “Results of the 2010 All-Russian Population Census in relation to the demographic and socio-economic characteristics of individual nationalities.” January 2010.

[xlvii]. Richmond, The Circassian Genocide. Page 2.

[xlviii]. Cultural Survival, “Circassians Demand Russia Admit to Genocide in Sochi,” Cultural Survival, February 2014, https://www.culturalsurvival.org/news/circassians-demand-russia-admit-genocide-sochi.

[xlix]. William Armstrong, “The Circassian Genocide,” Hürriyet Daily News, accessed May 4, 2023, https://www.hurriyetdailynews.com/opinion/william-armstrong/the-circassian-genocide-62673.

Bibliography:

Armstrong, William. “The Circassian Genocide.” Hürriyet Daily News. n.d. Accessed May 4, 2023 https://www.hurriyetdailynews.com/opinion/william-armstrong/the-circassian-genocide-62673.

Benzera, A.S. Memuary Dekabristov. Moscow: Pravda, 1988.

Berzhe, Adolf. Eviction of the Gortsevs of the Caucasus. Nal’chik: Kotlyarov Publishing House, 2010.

Britannica, T. Editors of Encyclopaedia. “Treaty of Paris.” Encyclopedia Britannica, 1856. https://www.britannica.com/event/Treaty-of-Paris-1856.

Cultural Survival. “Circassians Demand Russia Admit to Genocide in Sochi.” Cultural Survival, February 2014. https://www.culturalsurvival.org/news/circassians-demand-russia-admit-genocide-sochi.

de Marigny, Taitbout. “Three Voyages in the Black Sea to the Coast of Circassia: Including Descriptions of the Ports, and the Importance of Their Trade; With Sketches of the Manners, Customs, Religion, of the Circassians.” London: J. Murray, 1837.

Edris, Abzakh. “The History of Circassians.” Circassian History, Spring 1996. http://ccat.sas.upenn.edu/~haroldfs/540/handouts/ussr/circass.htm.

Encyclopedia of the City of Russia. Great Russian Encyclopedia. Moscow: Federal State Statistics Service of the Russian Federation, 2003.

Esenç, Tevfik. “Bir Dilin Ölümüne Tanıklık Etmek: Tevfik Esenç’in Anısına.” Gazete Duvar, October 2020. https://www.gazeteduvar.com.tr/bir-dilin-olumune-taniklik-etmek-tevfik-esencin-anisina-haber-1501188.

Federal State Statistics Service of the Russian Federation, “Results of the 2010 All-Russian Population Census in relation to the demographic and socio-economic characteristics of individual nationalities.” January 2010. http://www.gks.ru/free_doc/new_site/perepis2010/croc/results2.html

Federal State Statistics Service. “National Composition of the Population.” December 2022. https://rosstat.gov.ru/storage/mediabank/Tom5_tab1_VPN-2020.xlsx.

Encyclopaedia Iranica Foundation. “HUMATA HŪXTA HUVARŠTA.” Encyclopaedia Iranica, March 2012. https://iranicaonline.org/articles/humata-huxta-huvarsta.

Gewald, Jan-Bart. Herero Heroes: A Socio-Political History of the Herero of Namibia, 1890-1923. Oxford U.K.: James Currey, 1999.

“Islam in the Ottoman Empire.” Europe, 1450 to 1789: Encyclopedia of the Early Modern World. Encyclopedia.com. (April, 2023). https://www.encyclopedia.com/history/encyclopedias-almanacs-transcripts-and-maps/islam-ottoman-empire

Jaimoukha, Amjad M. Circassian Customs & Traditions. London: Centre for Circassian Studies, 2014.

Jaimoukha, Amjad M. The Chechens: A Handbook. London: Routledge, Taylor & Francis Group, 2014.

Karpat, Kemal H. Ottoman population 1830-1914: Demographic and social characteristics. Madison, WI: University of Wisconsin, 1985.

Kumykov, Tugan. Archival Materials about the Caucasian War and the Deportation of the Circassians (Adygs) to Turkey. Nal’chik: El’-Fa, 2003.

Kushner, David. The Rise of Turkish Nationalism. London: Cass, 1977.

Mauk, Ben. “A Lost Nation in the Caucasus.” Pulitzer Center, March 5, 2019. https://pulitzercenter.org/projects/lost-nation-caucasus.

Neumann, Carl Friedrich. Russland und die tscherkessen. Stuttgart: Nabu Press, 2014.

Office of Genocide Prevention and The United Nations General Assembly. Convention on the Prevention and Punishment of the Crime of Genocide. December 9, 1948.

Perrie, Maureen. Ivan the Terrible. Oxford: Routledge, 2016.

Raszelenberg, Patrick. “The Khmers Rouges and the Final Solution.” History and Memory 11, no. 2 (1999): 62–93. https://doi.org/10.2979/his.1999.11.2.62.

Richmond, Walter. The Circassian Genocide. New Brunswick, NJ: Rutgers University Press, 2013.

Ryan, Atticus, Unrepresented Nations and Peoples Organization: Yearbook 1997 (Kluwer Law International, 1998),

Stanton, Gregory. “10 Stages of Genocide.” Genocide Watch, 2016. http://genocidewatch.net/genocide-2/8-stages-of-genocide/.

Stephen D. Shenfield, Mark Levene, and Penny Roberts. “The Circassians – A Forgotten Genocide?” Essay. In The Massacre in History. Providence, Oxford: Berghahn Book, 1999.

The Circassian People. Letter to Her Majesty Queen Victoria. “A Petition from Circassian Leaders.” Sochi: Circassia, April 12, 1864.

UNPO. “The Circassian Genocide.” Underrepresented Nations and Peoples Organization. December 2004. https://unpo.org/article/1639.

Vasiliĭ Petrovich, Pi︠a︡dyshev. “General Map of the Caucasus Region and the Land of the Mountain Peoples: Showing Postal and Major Roads, Stations and the Distance in Versts between Them.” Map. Geographical Atlas of the Russian Empire, the Kingdom of Poland, and the Grand Duchy of Finland. Saint Petersburg, Russia: Military Topographical Depot, 1825. https://www.loc.gov/item/2018688679/.

Veniukov, Mikhail, Veniukova Iz Vospominanii, and Kniga Pervaia. K Istorii Zaseleniia Zapadnogo Kavkaza. 22. 6th ed. Vol. 22. 22 vols. Amsterdam: Kniga Pervaia, 1895.

Zirin, Dave. “The Sochi Games Are Being Held on the Land of Genocide.” The Nation, June 29, 2015. https://www.thenation.com/article/archive/sochi-land-circassians-they-cant-hide-anymore/.

Kaynak : AMERICAN UNIVERSITY: JOURNAL OF INTERNATIONAL SERVICE

Son Makaleler

spot_imgspot_img

İlgili Makaleler

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

spot_imgspot_img